Yazın aldığım ucuz bilet heba olmasın diye bu haftasonu mecburi ziyaretçi statüsünde Ankara'daydım. Yine her zamanki iş çıkışı Sabiha Gökçen güzergahını kullanarak önce vapurla Kadıköy ordan da otobüsle havaalanı yaptım. (İki gün sonra arabayla gitmediğime ne kadar sevinceğimden haberim yoktu henüz o zaman). Otobüsten ilk indiğimde "ulen yanlış mı geldim, Sabiha yerine Yeşilköy'e mi geldim" dedim. Yeni terminal bitmiş, şık da olmuş. Terminal yeni ama yine de uçağa otobüsle gidiyoruz:). Yeni olmanın gazabı: herşey aksıyor. Neyse, zaten ucu ucuna yetişmiş olduğum için rötarı sorun olarak algılamaktansa keyfini sürdüm diyebilirim. Cumartesi desen ne tv ne gazete. Dünyadan haberim yok. Evdeki konuşmalar ve onların 'kifayet-i müzakere takrir'leri dışında pek bi hareket yok. Absolute ignorance..
Pazar günü evden tam çıkarken bi mesaj geldi. Pegasus'tan 20:40 daki uçağın 22:10'a ertelendiğini söylüyolar. Biz de GS-Manisa maçına biraz bakmış olduk böylece.
Esenboğa'ya gittiğimde uçak önce 23:00'e ertelendi. Sonra 23:30'da kalktı.
İstanbul'a geldiğimizde havada bayaa bi süre asılı kaldıktan sonra alçaldık, olmadı tekrar motoru kökledi pilot. Sonra da bir anons: "Pas geçtik, sıramızı aldık, bir kere daha denicez, olmadı Yeşilköy'e inicez."
Anonstan sonra mırıltılar arttı uçakta birçoğu da okunan dualardı sanırım.
Ben de ise kontrolüm dışında olan olayları doğru tayin edebilme özelliğim sebebiyle fazla bir rahatlık hasıl oldu. Omzumla çenem arasına sıkıştırdığım ceketimi biraz daha kabartıp, popomu bir de öbür tarafa devirip uykuma devam ettim.
Pilot 2. pastan sonra "sayın yolcular inişimizi Yeşilköy'e gerçekleştiricez" dediğinde yine farklı uğultular, heyecanlar yükseldi. Ben? "Hımm divert ediyoruz yani" demenin, bu terimi cümle içinde kullanmanın heyecanını yaşıyordum.
Neticede yaşadığım tatlı heyecanlar ve rahatsız edici sakinliklerle saat 02:45'ta evdeydim..
Ne mi yaptım?
Yıllar süren bekleyişin ardından sonunda bir dal veren orkidemi suladım :)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder