12 Kasım 2009 Perşembe

Haydi Tüm Heidi'ler Okula..

Baba Beni Okula Gönder kampanyasının yeni reklam filminde çocukluğumun al yanaklı karakteri, okumayı öğrenmeden çizgi kitaplarını ezberlediğim, pazar günlerimin vazgeçilmezi Heidi var.

Reklam metni şöyle:
"Heidi yaz tatillerini büyükbabasının yanında geçirir. Yemyeşil kırlarda papatya toplamaya bayılır. Mis gibi kokan çiçekleri neşeyle büyükbabasına taşır. Heidi ve arkadaşı Peter keçilerle koşup oynarlar. Dağların tertemiz havası Heidi'nin iştahını açar. Dilara da gelince tamam, şindi evcilik zamanı.
Ne yazık ki, Türkiye'de ne Heidi'ler var, ne de onların pembe hikayeleri... Haydi okumayan kızımız kalmasın..."

Dinleyen herkesi eminim etkilemiştir bu reklam, belki gözleri de dolmuştur izleyenlerin. Ve ne güzel yapmışlar demişlerdir belki tıpkı benim gibi. Peki bunu takip eden saniyede "bi dakika Heidi'nin hayatı da toz pembe diildi ki.." demiş miydiniz?

Eminim Heidi'nin yaratıcısı Johanna Spyri'nin kemikleri biraz sızlamış ama reklam filminin niyetinden dolayı da fazla abartmamıştır..

Heidi'yi reklamlarında kullanan ama reklamı yapmadan önce en azından google'da bir arama bile yapmayan reklam şirketine birkaç lafım olacak:

Heidi kimsesizdir, teyzesi tarafından bakılmaktadır. Gün gelir teyzesi Heidi'yi aksi dedesinin yanına bırakır. Yani yazları dedesinin yanındavakit geçirmeye bayılır pek de denemez. Dedesi aksidir ama iyi yüreklidir, daha sonraları iyi anlaşırlar orası ayrı. Yokluk içinde yaşarlar, en yakın arkadaşı evet Peter'dır. Ve evet Peter ve Heidi keçilerle vakit geçirmekten hoşlanırlar. Aslında belki Heidi keçilerle, Peter da Heidi ile vakit geçirmekten daha çok hoşlanır, bu benim yorumum. Ama gerçek şu ki, Peter çobandır, kör olan annanesine bakmak için yapmak zorunda olduğu iştir bu. Heidi okula gidebilmek için kar ayaklıklarıyla kilometrelerce yol yürür her gün. Evleri kar altında kalır günlerce. Öyle ki, dışarı çıkamadıkları için aç kaldıkları olur. Daha sonraları teyzesi Heidi'yi alır çalıştığı yere götürür. Burada en yakın arkadaşı oraya gelme sebebi olan Clara'dır. Clara engellidir, hatırlayamıyorum şu an ama onun da annesi ölmüştür, babası da pek ortalıklarda yoktur. Evin bir kahyası vardır: Bayan Rottenmeier. Ki hayatım boyunca nemrut sert insanları tanımlamak için kullandığım deyim hala "Bayan Rottenmeier"dır. Yalnız Heidi'nin sara hastalığı vardır, annesinden geçen. Bu yüzden dağlara geri gönderirler Heidi'yi. Heidi ile Clara yazışmaya devam ederler. Tabi Clara dağlara Heidi'yi ziyarete geldiğinde tekerlekli sandalyenin müsaade ettiği yerlerde gezer, hoşça vakit geçirirler.

Anlıcağınız Heidi bizim tabirimizle hayatın sillesini çoktan yemiştir. Ama o en kötü durumda bile yüzünden gülümsemesini eksik etmemiş, herkese iyi niyetle ve sevgiyle yaklaşmıştır. Clara'nın yanına gönderildiği kısa zamanda şanslıdır ki okuma yazma öğrenmiştir. Heidi hayata isyan etmezve onu güzellikleriyle görür, ve belki de hayatını bu güzelliklerle de şekillendiri. Hikayeleri toz pembe diildir aslında ama o onları öyle görmek konusunda o kadar isteklidir ki, İlgili Reklam Ajansı çalışanlarının aklında da öyle kalmışlardır. Aslında Türkiye'de birçok Heidi vardır. Ve bu kampanya onları okutmayı amaçlamaktadır..

Reklam Ajansı çalışanlarına küçük bir not daha: Zengin bir sofrada olduğunu hayal eden kibritçi kız aslında sokakta, soğukta yatıyordur. Hayalin inandırıcılığı hikayeyi değiştirmiyor..

Bu arada kampanyaya yardım etmek isteyenler için:

http://www.bababeniokulagönder.org/
veya
http://www.bbog.org/

Hiç yorum yok: